İnsanlar kendileri için, ben kıskancım, karamsarım, çabuk sinirlenirim, ayıp işlemekten korkarım, yanlış yapmaktan utanırım, vb diyorlar.
Bir insana ‘ben böyleyim,’ dedirten şey, bir düşünce. Düşünce ise ona öğretilen bilgilerin sesi. Duygularımızı düşünceler, düşüncelerimizi bilgiler doğurduğuna göre, bizim mutlu ya da bedbaht olmamızın gerçek sorumlusu bilgilerimizdir. Hele bilgilerimizi, iyi- kötü, doğru-yanlış, eksik-fazla, güzel-çirkin, olağan- ayıp, günah- günah olmayan diye nitelersek; bilgiler düşünce olarak bize sürekli, bu iyi, bu kötü, bu ayıp, şu çirkin diye seslenecektir. Bu ses bir kez bireyi ele geçirirse, asla susmayan bir yargıç haline gelecektir. Her an onayına başvurulan bir yargıç ile yaşamaya başladığımızda, artık emir komuta düşüncelerimize geçmiş demektir.
Ben böyleyim diyen; ‘içimdeki yargıç beni ele geçirdi, ben o diyorsa onu yapıyorum. Onun sözünden çıkmayı aklımdan dahi geçirmiyorum. Bana kötü yaptın, yanlış yaptın derse üzülüyor, aferin derse seviniyorum. Sonuçta düşüncelerime göre davranıyorum, başka ne yapabilirim ki,’ demeye getiriyor.
Benim başka yapacağım bir şey yok diyenler, ‘ben bana verilen bilgileri sorgulamam, ben o bilgilere inanıyorum, hatta iman ediyorum’ derken, ben içimdeki yargıçtan memnun değilim diyenler mevcut bilgilerini sorgulamaya yöneliyorlar.
Sorgulayanlar, göreceklerdir ki, pek çok bilginin aslı astarı yoktur. Mesela; yemek, içmek, çiş yapmak, kaka yapmak, gaz çıkarmak, karşı cinse ilgi duymak, bazıları için hemcinsine ilgi duymak, cinsel ilişkiye girmek, gülmek, heyecanlanmak, korkmak gibi normal vücut fonksiyonlarını, edep adap uğruna aşırı denetleyip, ayıp, kötü, yanlış, çirkin gibi nitelendirmek; bireyi, kendi fonksiyonlarından utanmasına, suçluluk duymasına yol açıyor. İnsanı kendisinden utandıran bilgi safsata değilse nedir? Peki, insanları; rengine, ırkına, fiziki yapısına, dini inancına, siyasi görüşüne, cinsiyetine, karakterine, eğitimine, varlıklı oluşuna göre yargılamaya ne demeli? Karşısındaki insanı, insanlıktan çıkarıp, kızacak, nefret edilecek bir varlık haline sokan bilgi doğru olabilir mi? ‘Sen adam olmazsın’ benzeri laflarla, çocukların cesaretini kıran, azmine pranga vuran lafın neresi doğru? İnsanların içindeki yargıç yetmiyormuş gibi, koro olmuş yargıçları temsil eden, ‘el ne der’ ucubesinin verdiği korkunun, insanda yarattığı travmalar hep hurafe bilgiler adına yapılıyor.
Galiba çoğumuz, bir sürü yalan yanlış bilginin esiri olmuşuz ve hayatı kendimize zehir ediyoruz. Kurtuluşumuz ikinci el bilgileri gözden geçirip, yalanları içinden ayıklamamızda gibi görünüyor.
[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]