‘Bu memleket nasıl kurtulacak?’ sorunu, milli sorunumuz olup, yurdum insanının deva bulmaz derdidir. Herkes memleketin nasıl kurtarılacağını bilir, bir tek yönetenler bilmez. Yönetenler değişir ama milli sorunumuz aynen devam eder.
Memleketin nasıl kurtulacağını ben bilirim diyenlere, ‘Elinde sınırsız yetki olsa, ilk ne yapardın?’ diye sorulsa, acaba ne cevap verirlerdi?
Vakti zamanında bir çobana; ‘Elindeki asayı havaya atacaksın, asa yere düşene kadar padişahlık senindir. Bu süre içinde her ne söylersen padişah fermanı sayılacak,’ demişler. O da elindeki asayı havaya atar atmaz; “Bütün meralar çobanların,” diye bağırmış.
Bu misalde olduğu gibi, insanların muradı memleketi kurtarmak falan değil, kendini kurtarmak ama bunu söylemeye dili varmıyor. Herkesin memleketi kurtarma formülü, gerçekte kendini kurtaracak formüldür.
Memleket şöyle kurtulur diyenler, eğer böyle yönetilirse benim işime gelir demeye getiriyorlar. Bu insanların gizli mesajı; ben kendimi mutlu etmekten acizim, eğer ülke benim dediğim gibi yönetilirse, mutlu olacağım. Daha Türkçesi, ben kendimi mutlu etmeyi başaramıyorum, devlet beni mutlu etsin diyorlar.
Öyleyse şöyle soralım; başımıza gelenlerin sorumlusu kim? Bu soruya iki değişik cevap verilebilir. Birincisi, başıma gelenleri benim dışımdaki koşullar belirler. İkincisi; ben kendimden sorumluyum, şimdi her ne isem dün bunun temelleri atan bendim. Şimdi ektiklerimi biçiyorum. Birinci cevabı verenler, mutlu olmak için: eşim uyumlu olsa, evladımın durumu düzelse, piyangodan para çıksa, ülke iyi idare edilse vb. demeye devam edeceklerdir. Onlara, ‘Olsa ile bulsa evlenmiş, keşke diye çocukları olmuş,’ diyebilirim. İkinci cevabı verenler, bir kere meseleyi kavrammış oluyorlar.
İnsanın başına her ne geliyorsa, sorumlusu sadece kendisidir. Buna hastalıklar da dahildir. Örneğin, mide ülserini ele alalım. Benim mide ülserim var, bana çiğ meyve, sebze, taneli yiyecekler dokunuyor diyenler! Bakın yüz yıl kadar önce Dr. Joseph Montague, şöyle demiş; “Mide ülserine yedikleriniz neden olmaz. Ülseriniz sizi yiyenlerden oluşur.” Bir hastalığı olanlar, buna nasıl davetiye çıkardığını düşünmelidirler.
Hayatını, kendisinin inşa ettiğini bilenler, ya mevcudu kabul ederler, ya da kötü giden şeyleri değiştirirler. İkisini de yapamayanlar, suçu başkasına atmada mahirdirler ve durmadan şikayet ederler.
[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]