Çocuklarımızın en büyük korkusu belirsizlik ve güvensizliktir. Sınırlarını bilmeyen çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu, doğru olanın hangi durumlarda yanlış olabileceğini bilememenin sıkıntısını yaşarlar.
Kurallar belirli olmalı
Aile içinde öğretilmesi gereken kurallar konusunda belirsizlik yaşayan çocuk bocalar. Bunun sonucunda ya isyankâr bir tavır sergiler ve şiddete yönelir ya da pes eder ve içine kapanır.
“Dilediğin her şeyi yapmakta özgürsün,” iletisi bir çocuğa mutluluk vermez. Aksine özgürlüğünün sınırları belirlenmediği için bocalar, hata yapma ve cezalandırılma korkusu ile ne yapacağını şaşırır.
Neyin doğru neyin yanlış olduğunu ebeveynlerinin eylem ve tavırlarından anlayarak kişisel ahlakını oluşturmaya çalışan çocuk, sözcükleri önemsemez. Anne ve baba söylediklerinin tersini yapıyorlarsa onları gözlemler ve eylemlerini taklit eder.
Tutarlılık önemlidir
Tutarsızlık çocuğun güvenini azaltır ve kendisi de benzer bir tutum edinmeye başlayabilir. Bu nedenle söylediklerimizle yaptıklarımız arasında uyum içinde olmamız ve çocuğumuzun yanında yalan söylememeyi kural haline getirmemiz önemlidir.
Anne ve babanın uyumu da çocuk için son derece önemlidir. Birinin yapabilirsin dediğine diğeri ceza uyguluyorsa çocuk dengesizleşir. İzin veren tarafa yaklaşıp diğerine düşmanca bir tavır geliştirebilir.
Hata yapma özgürlüğü
Hata yapmak gelişmenin gereğidir. Her çocuk hata yapma özgürlüğüne sahip olmalıdır ki yaşam deneyimi kazanabilsin. Eylemlerinin sonuçlarına katlanmak da sorumluluk almanın temel koşuludur.
Bizim toplumumuzda genel olarak çocuklarımıza yaklaşım biçimimizde bir yanlışlık vardır. Çocuk istenmeyen bir eylemde bulunur ya da ahlaksız bir söz söylerse önce tokadı yer ya da azarlanır; ağlamaya başlar, gözyaşlarına dayanamayan anne ya da baba tarafından kucağa alınıp teskin edilir.
Aşama aşama incelersek; çocuk bir eylemde veya söylemde bulunur. Bu eylem veya söylem uygunsuzdur. Eğer aile bireyleri benzer davranışlarda bulunuyor veya çocukların yanında küfür içeren sözler sarf ediyorsa çocuğu suçlamak ne kadar doğru olur buna siz karar verin.
Öyle olmadığını; çocuğun bu tavrını dışarıdan edindiğini varsayarsak, anne babanın vereceği tepkinin fiziksel ya da sözel şiddet içermesi doğru değildir. Verilen tepki karşısında çocuğun korkması, şaşırması ve ağlaması doğal bir durumdur.
Hatalı olduğunu anlayan çocuk ağlayarak sığınacak bir kucak arar. Duygusal şantaja boyun eğemeyen anne ya da baba sarılır, öper, koklar. Sanki bir dakika önce yaşananlar yokmuş gibi bir izlenim yaratılır.
Bu tür tutumlar sürekli tekrarlanırsa; tepki gösteren ya da ceza veren ebeveyn sakinleştirme sürecini üstlenmişse de; biri cezalandırıp diğeri teskin ediyorsa da çocukta tutarsızlıktan kaynaklanan güvensizlik duygusu oluşur.
Olumsuz sonuçlar
Her olumsuz davranışı sonrasında sevgi gösterilmesini bekleyen bireyin yetişkin olduktan sonra da aynı türden bir beklentiye girmesi, cezalandırılmayı sevgi ile özdeşleştirmesi, beklentileri karşılanmadıkça şiddete eğilim göstermesi ya da içine kapanması olağan sonuçlardır.
Ne yazık ki; toplumumuzda bu kadar çok şiddete eğilimli birey olmasının nedeni; çocukluk dönemlerinde anne babaların bilinçsiz ve tutarsız yaklaşımlarıdır.
[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/gamze-eser.jpg” ]Uzm.Psk.Gamze Eser[/author]