Bir gezgin dağlık bir bölgede yol alırken, önüne çıkan handa konaklamaya karar vermiş. Hana girdiğinde kafesteki papağanın, durmadan ; ‘Özgürlük! Özgürlük! Özgürlük!’ diye bağırdığını duymuş. Eski bir özgürlük savaşçısı olan Gezgin, savaş günlerini, bu uğurda hapis yattığı zor zamanları hatırlamış ve papağana acımış.
Odasına yerleşen Gezgin, papağanı özgürlüğüne kavuşturmaya karar vermiş. Gece yarısı herkes uykudayken gidip kafesin kapağını açmış ve papağanı yakalamaya çalışmış. Ancak papağan yakalanmamak için kaçıyormuş. Gezgin onu zor da olsa yakalamış, kafesten çıkarmak istemiş ama bu kez tırnakları ile tele tutunmuş ve kafesten çıkmamak için direnmiş. Hem kafesten çıkmamak için direniyor hem de ‘Özgürlük! Özgürlük! Özgürlük!’ diye bağırıyormuş.
Gezgin papağanın direnişini, ürküyor diye yorumlayıp onu tutup zorla kafesten çıkarmış. Usulca pencereden dışarıya bırakmış sonra da gönül rahatlığı ile uyumaya gitmiş. Sabah kalktığında papağanın kafesinde yine ‘Özgürlük! Özgürlük! Özgürlük!’ diye bağırdığını hayretle görmüş.
Papağan kendine ezberletileni söylüyormuş ama gezgin onu kalbinden söylediğini sanmış.
Papağan misali ezbere konuşan hiç de az değil. Herkes herkese akıl veriyor. Sanki herkesin her konuda bilgi yan cebinde hazır duruyor. Kutsal kitabı okumamış kişi duyduğu bilgileri satıyor, bir kere takım yönetmemiş biri en ünlü teknik direktörlere akıl veriyor, hiç yöneticilik yapmayan adam ülkenin nasıl yönetileceğini biliyor, yardıma muhtaç olan biri nasıl servet kazanılacağını biliyor filan. Hepsi duyma bilgiyi ondan alıp buna satmaya çalışıyor.
Duyma bilgiler kulaktan kulağa ulaşıyor ve zaten her seferinde biraz tahrif oluyor. O yüzden duyma bilgi büyük ihtimalle duyulduğunda yanlış bilgidir. Bu bilgileri temel alanlar hiçbir şeyin farkına varmadan, hiçbir şeyi keşfetmeden yaşar giderler.
Duyduğu bilgileri doğruluğunu test ederek kabul edenler, bilincinde doğru bilgileri toplarlar. Doğru bilgiler, mevcut yanlış bilgilerle yer değiştirir. Böylece bilince sadece doğrular yerleşir. Doğruları temel alarak yürüyen kişiye kül yutturamazsınız.
Yönetenler kül yutturamayacak yurttaş değil, itaat edecek yurttaş isterler. Büyük çoğunluk duyma laflara, ikinci, üçüncü el bilgilere razı olup yönetenlerin istediği gibi olmayı seçiyor. Hiçbir kavramı özümsemedikleri için büyük bir kavram kargaşası yaşanıyor. Baksanız herkes adalet, özgürlük, eşitlik, sevgi, saygı istiyor gibi görünüyor. Hele bu isteklerini feryat figan haykıranları görenler, bunların kalpten söylediğini sanıyorlar. İş eyleme gelince hepsinin hikayedeki papağan gibi ezbere konuştuğu ortaya çıkıveriyor.
Hüseyin GÜDÜCÜ
drguducu@hotmail.com