Çok yıllar önce, kör bir Japon, arkadaşını ziyarete gelmiş. İki arkadaş oturmuşlar, sohbet etmişler, hasret gidermişler.
Vakit ilerleyince, kör adam evine dönmek üzere müsaade istemiş. Ev sahibi, kör arkadaşına, yardımcı olmak amacıyla, “Dur ben sana giderken yanında götürmek için, bir fener vereyim,” demiş. Kör adam, benim bir fenere ihtiyacım yok,” demiş. Arkadaşı, “Senin yolunu bulmak için bir fenere ihtiyacın olmadığını biliyorum. Karşıdan gelenin seni görmesi ve çarpmaması için bu feneri almalısın,” demiş.
Kör adam, “Feneri eline alıp yola çıkmış. Bir süre gittikten sonra birisi, kör adama çarpmış. Kör adam, “ Biraz dikkat etsenize! Beni görmüyorsan, elimdeki feneri de mi görmüyorsun?” diye çıkışmış. Adam, “Senin fenerin sönmüş kardeşim, sen bunun farkında değil misin?” deyip, yoluna devam etmiş.
Hikayedeki fener, bilgiyi temsil ediyor. İnsanlar mevcut bilgileri ile yollarına devam ediyorlar. Kör adamın, fenerinin söndüğünü göremediği gibi, eğer kişi mevcut bilgilerinin güncelliğini yitirdiğini göremezse, eski bilgilerle yaşamaya devam ediyor. Bu da elbette ciddi sıkıntılara yol açıyor.
Bilindiği gibi yedi yaşına kadar öğrendiklerimiz, temelimizi oluşturuyor. Temel bilgiler aileden, çevreden, din adamlarından alınıyor. Sonra da okulda devamı veriliyor. Bir de insanın kendi tecrübe ettiği bilgiler var. Tecrübe ile elde edilen bilgi, sağlaması yapılmış olduğundan gerçek bilgidir ama diğerlerinin gerçekliği tartışmalıdır.
Aile, kendi geleneğine, göreneğine, kültürüne uygun bir çocuk yetiştirmek ister. Bu amaçla, çocuğa, atasından öğrendiği eski bilgileri aktarır. Çocuğu bir kalıba sokmak için, bazen yanlı, bazen yanlış bilgiler vermekten kaçınmaz. Çocuğun ailesine bağlı kalması için uydurma dahi olsa bir düşmanla korkutmaktan bir sakınca görmez. Din adamları, çocuğu dine bağlayabilmek için abartılı bilgi vermeyi, bazen hurafelere başvurmayı münasip bulur. Okul kendisine verilen programa göre bilgi aktarımı yapar ama bu bilgiler eskimiş olsa bile yine de öğretir. Çevre çocuğu topluma uydurmak için yalan yanlış gözetmez.
Aile, din adamı, okul, çevre hepsi şüphesiz iyi niyetlidir. Hepsi iyi niyetle, yanlı, yanlış, abartılı, eski, eksik, hurafe bilgileri çocuklara verirler. Şimdi bu bilgilerle yaşamını sürdürmeye çalışan kişi, fenerim yanıyor sanıyor, fenerinin söndüğünü göremiyor.
Kendilerine verilen ikinci el bilgilerle idare etmeye çalışanlar her daim sıkıntılı olurlar. Sıkıntının kaynağının köhne bilgilerden kaynaklandığını göremedikleri için, suçu başkalarında ararlar. Sonra da; bu dünyanın adaleti yok, benim işlerim hep ters gider, nerede bir bela var gelir beni bulur, ben çok şanssızım, vb diye şikâyet ederler. Bilgilerini güncelleyenlerin işi daima rast gider. O yüzden sık sık feneriniz yanıyor mu diye kontrol etmek iyi olur.
[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]