Küçük bir kasabanın kilisesinde görevli papaz yardımcısının karısı, komşularının tavuklarını çalıyormuş. Bu durumdan rahatsız olan kasaba halkı durumu papaza bildirmiş ve meseleyi halletmesini istemiş. Papaz, sorunu kırmadan dökmeden halletmek için, pazar vaazını beklemiş. Pazar vaazında hırsızlığın günah olduğunu, iyi insanlara böyle şeylerin yakışmadığını uzun uzun anlatmış. Vaaz bitiminde papaz yardımcısı, papaza, “Efendim harika bir vaazdı, tebrik ederim,” demiş.
Birkaç gün sonra, bir grup, gene gelip, “Papaz efendi, vaaz işe yaramadı. Hırsızlık aynen devam ediyor,” demişler. Papaz bu kez daha vurgulayıcı bir pazar vaazı hazırlamaya karar vermiş. Pazar günü kürsüye çıkmış, yine çalmanın kötülüklerinde söz ettikten sonra, “Komşularınızın mallarını çalmayacaksınız,” demiş. Vaazın sonunda papaz yardımcısı yine gelip, “Efendim çok güzel bir vaazdı, tebrik ederim,” demiş.
Birkaç gün geçmiş, kasabalı yine papaza gelip, hırsızlığın devam ettiğini söylemiş. Papaz yine pazarı beklemiş. Kürsüye çıkmış ve bu kez, “Komşunuzun tavuklarını çalmayacaksınız,” demiş. Vaaz bitiminde papaz yardımcısı gelmiş, “Efendim kürsüde konuşurken o kadar detaya girmeniz gerekmiyor,” demiş.
İnsan kendisi ile ilgili gerçekleri bilmeye istekli midir? Yoksa hikâyedeki gibi kendisine dokunacak olanlardan kaçınmakta mıdır?
Her ne kadar, ‘Dost acı söyler’ veya ‘Hatalarınızı çabuk söyleyen dostlar edinin,’ gibi atasözlerimiz olsa da, hatalarını duymaya hazır babayiğit, enderdir. Lütfen benim eksiklerimi söyle diyen, aslında, ‘Senin hiçbir eksiğin yok, sen mükemmelsin,’ cümlesini duymak istiyor.
İnsan gerçekte çıkarına düşkündür, insanca muamele görmek ister, ‘Say yarım hatırımı, sayayım tam hatırını,’ misali, yaptığının karşılığını bekler, kendine benzemeyenleri sevmez, eşref saatinde; sempatik, eşek saatinde; çekilmezdir, az emekle çok yemek peşindedir, görünür yerde nezaketli, görünmez yerde doğaldır, işine gelince küçük yalanlar söyler, azıcık günah işlemiş, minnacık harama el sürmüştür. vb.
Öyleyse insan, zaman zaman; çıkarcı, çıt kırıldım, karşılık bekleyen, farklı insanlardan hoşlanmayan, saati saatine uymayan, fırsatçı, ikiyüzlü, yalancı, düzenbaz, günahkar, haramzadedir. İnsan için, bunlara (bir dereceye kadar) bulaşmak, kaçınılmazdır ve masumdur. Zira bunlara hiç bulaşmadan yaşayabilmek imkansızdır.
Bunun böyle olduğunu bildiğimizde, insanların bazen yanlışlar yapabileceğini kabul ederiz. ‘İnsanın buzda ayağı kayar,’ der, anlayış gösteririz. Gördüğüm kadarıyla insanlar kendi yanlışlarını muhteşem gerekçelerle masum görürken, başkalarınkini eleştiriyorlar. Eleştirenler ben gerçeği söylüyorum diyor ama gerçeği duymak isteyen belki milyonda bir. Öylesini bulabilirseniz, gerçeği söylemekten kaçınmayın.
[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]