Ünlü bir Amerikalı ressam, Hindistan’a gitmiş. O bölgedeki eski bir tapınağı görmek istemiş. Kendisine rehberlik etmesi için, o tapınağı bilen birini vermişler. Rehberlik edecek kişi, tapınakta çok sayıda çıplak insan heykeli olduğunu biliyor, bunları görecek olan sanatçının, Hindistan hakkında olumsuz şeyler düşüneceğinden endişeleniyormuş. Bu düşüncelerle yola çıkmışlar. Rehber, eğer sanatçı, ‘Bu müstehcen heykeller de neyin nesi? Bunlar bir tapınağa hiç yakışıyor mu? Hindistan’ı hiç böyle hayal etmemiştim,’ gibi şeyler söylerse, ne diyeceğini düşünüyor, her yanını afakanlar basıyormuş.
Tapınağa varmışlar, Sanatçı heykelleri görünce, adeta kendinden geçmiş. İlgiyle tek tek heykelleri incelemeye başlamış. Bu arada Rehber, yanlış anlamayı önlemek için, “Bu heykeller bizim geleneklerimizi temsil etmiyor vb” gibi şeyler anlatıyormuş. Sanatçı heykellere öylesine dalmış ki, Rehberin söylediklerini duymuyormuş.
Gezi bitmiş, tapınaktan çıkmışlar, işkilli Rehber, “Efendim inşallah Amerika’ya vardığınızda, Hindistan’da, tapınakta müstehcen heykeller gördüğünüzü anlatmazsınız,” demiş. Duyduklarına hayli şaşıran Ressam, “Müstehcen heykeller mi! Ben hayatımda bu kadar güzel, böylesine ulvi heykeller görmedim. Sanırım onları tekrar görmek için geleceğim,” demiş.
Aynı heykellere bakan iki kişi iki ayrı şey görüyor. Gözler aynı şeye bakıyor olmalarına rağmen, farkı yaratan şey ne?
İnsanın içinde ne varsa göz onu seçer. Gönlümüz gözümüze neyi seçeceğini söyler. Öfke dolu bir insan öfkelenecek şeyler görür, sevgi dolu bir insan sevilecek şeyler görür. Gönlü hoş olan için, her yer hoş şeylerle dolu, karamsar olan için, her yer iç karartıcı, iyimser için her şey umut vericidir.
Göz gönülden tembihli olduğundandır ki; aynı ülkeyi değerlendiren, basın organlarına bakacak olursak; iktidar yanlılarına göre ülke güllük gülistanlık, muhalif gazetelere göre, battı batacak durumdadır.
Hani bizde, ‘Türkçe lastik gibidir, nereye istersen oraya çekiliyor,’ diye bir laf vardır. Türkçe lastik gibi filan değil. Akıllar sadece bir şeye odaklanmış, her şeyi ona göre yoruyor. Şehvet dolu bir adam kadınları cinsel obje olarak görür. Her şeyde cinsellik gören, bu insanlar, bunun kendi içinden geldiğini görmez de, kadınların giysisi beni tahrik ediyor diye sızlanır. Böyle bir erkek için, kadın çarşaf giyse bile değişen bir şey yoktur. Hal böyle olunca kimin sıkıntısı varsa, dışarıya bakmak yerine, içine bakmalıdır.
[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]