Ana Sayfa Yazar Cafe Hatanın Bedeli

Hatanın Bedeli

Hatanın Bedeli

Dünyanın kurulu bir düzeni var. Bu düzen yazılı ve yazılı olmayan yasalarla korunmaktadır. Bu yasalar ülkeden ülkeye, hatta yöreden yöreye değişir. Yeni doğan bir bebek, doğduğu coğrafyanın, önceden belirlenmiş yasalarına gözlerini açar.

Bebek, doğduğu yörenin uyumlu bir ferdi olması için eğitilir. Bu yörenin doğruları ve yanlışları çocuğa; anne babalar, din adamları, öğretmenler ve politikacılar tarafından öğretilir.  Yanlış yaptığında, cezalandırılır, doğru yaptığında ödüllendirilir. Zamanla çocuk doğru ve yanlışları benimsediğinde, artık içinde bir yargıç yaratılmış olur. Bireyi içindeki yargıç, hata yaptığında, hemen uyarır. Yargıcın uyarısı ile kişi, göbeğin biraz üst bölümünde rahatsız edici hisler duyar ki, bu korkunun ta kendisidir. Yani hata yaptığına inanan kişi korku duyar.

Birey kendisine benimsetilen inanç sisteminin, zaman zaman yanlışlarını fark etse de, inanç sistemine karşı gelmek, utanç ve suçluluk duygularına yol açtığından, karşı çıkmayı göze alamaz.  Ayrıca bir inanç sitemine bağlı olmak ve ona uymak, toplumsal kabul gördüğü için, yanlışlarına rağmen güvenlidir.

Sistem insana hatasız olmasını emrediyor. Şimdi diyelim ki bir insan hata yaptı ve bunun için cezalandırıldı. Olay burada bitiyor mu? Kişi yaptığı hatayı hafızasına kaydediyor. Olayı her hatırladığında yeniden utanç ve suçluluk duyuyor. Hadi kişi kendi içinde bir biçimde bu meseleyi hallediyor; peki, çevresi onu rahat bırakıyor mu?   Hepimizin çok iyi bildiği gibi,  en ufak bir tartışma esnasında, eski hata tekrar hatırlatılarak, sen zaten böylesin diye suçlanıyor. Kişi, eski hatası ile vurularak, haklı iken haksız duruma sokuluyor. Hata yapan kişi, hem kendi hafızası hem de yakınlarının hafızasıyla, neredeyse ömür boyu cezalandırılıyor. Bir hatanın bedeli, binlerce kez ödeniyor. İşte adaletsizlik burada. Böyle bir durumda kişi yaptığı hataya mı üzülsün, adaletsizliğe maruz kaldığına mı?

Toplumsal yasaların hatasız insan yaratma talebi, insanlarda hata yapma korkusuna yol açıyor. Aman hata yapmayayım diye yaşamak zaten bir korkuya yol açıyor. Kazara yapılmış hatanın hatırlanması ve hatırlatılması ayrı bir korku yaratıyor. Bu durumda insan nerdeyse her anını korku içinde yaşıyor.  Korku; duygusal yaralar açıyor ya da kabuk bağlamış yaraları kanatıyor. Bu durum belli bir doza ulaşır ve belli bir süre devam ederse, psikolojik kökenli hastalıklara yaldızlı davetiye çıkarıyor.

[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]