Ana Sayfa Yazar Cafe İnsan Kendini Gizleyebilir mi?

İnsan Kendini Gizleyebilir mi?

İnsan Kendini Gizleyebilir mi?

Bir samuray, kılıç eğitmenine gider ve kılıç eğitimi almak istediğini söyler. Eğitmen askere şöyle bir bakar, “Gözlediğim kadarıyla sen sanatın ustası gibi görünüyorsun. Lütfen öğrencim olmadan önce bana kimden ders aldığını söyler misin,” der.

Asker, “Hiç kılıç dersi almadım, efendim,” diye cevap verir. Eğitmen, “Ben eğitmenim. Benim gözümden kaçmaz. Sen daha önce ders almışsın!” der.

Sözlerim size karşı gelmek anlamına gelmesin efendim ama daha önce kılıç eğitimi almadım,” diye ısrar eder samuray. Eğitmen, “Öyle diyorsan doğrudur ama sende bir ustalık seziyorum, bana geçmişinden söz etmeni istiyorum,” der. Bunun üzerine samuray, “Efendim küçükken bir samurayın ölümden asla korkmamasını düşünürdüm. Bununla çok uğraştım ve artık beni ölüm endişelendirmiyor,” der.

İşte bu! İşte bu!” diye haykırır eğitmen. “Silahşor olmanın sırrı budur. Ölüm düşüncesinden kurtulmuş biri zaten ustadır ve öğreneceği başka bir şey yoktur,” der.

İnsan; bakışıyla, duruşuyla, konuşmasıyla, susmasıyla, gülmesiyle, giysileriyle, tepkisiyle, tepkisizliğiyle her haliyle kendini ifade etmektedir. Özellikle tecrübeli insanlar bu ifadeleri hemen fark eder. O yüzden insanın kendini gizlemesi pek mümkün değildir.

Asıl soru; ‘İnsan kendini gizlemeli midir?’  
İnsanları belli kalıplara sokmak isteyen toplum kuralları, dini kurallar, yasaların koyduğu kurallar var. Toplum kurallarına uymayanlar ayıplanıyor, dini kurallara uymayanlar dışlanıyor, yasalara uymayanlar cezalandırılıyor. Ayıplanmak, dışlanmak ve ceza almaktan kaçınan insanlar, zaman zaman kendini gizlemek zorunda kalıyor.

Kendini gizleyenler, kendisi olmaktan vazgeçip, başkalarının beğenisine uygun davranıyorlar. Böyle davrandıklarından dolayı övgü alıyorlar. Övgü aldıkları davranışları daha istekle yapmaya başlıyorlar. Bu insanlar, bir süre sonra doğal halinin nasıl olduğunu hatırlamaz hale gelebiliyor. Hatta bazıları doğal halinin bu olduğunu sanabiliyor. İş bu hale gelince ‘başkalarının beğenisi’ hayatlarının en önemli şeyi oluveriyor.

Her şeyi, ‘el ne der’ hesabına göre yapmaya başlıyorlar. En sonunda; içinden gelen ses eğer ellerin beğenisine uygun değilse, bu sese kulaklarını tıkıyorlar. Bu durum insanın doğasından kopması, biyolojisine ve psikolojine aykırı davranması anlamına geliyor.

İnsanın doğasına aykırı hareket etmesi ne büyük bir eziyettir. İnsanlar bu eziyete rağmen, doğasına aykırı davranmayı sürdürmeyi seçebiliyorlar. İşte bu durum dayanılamaz hale gelince, vücut kendi isteklerini duyurabilmek için, hastalık meydana getiriyor.

[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]