Bir konuda karar almak ve bu karara uygun davranmaya, ‘kararlı olmak,’ diyelim. Kararlı olmak genelde takdir edilen, örnek bir davranış gibi değerlendirilir.
Siz ne dersiniz, kararlı olmak takdir edilecek bir davranış mıdır?
İlk bakışta prensip sahibi olmak ve aldığı kararı uygulamak harika bir şeymiş gibi görünüyor ama galiba pekiyi bir şey değil. Nedenine gelince, bugün bir karar alıyorsunuz, yarın, yarından sonra, hatta uzun süre bu karara uygun davranıyorsunuz. Bugün nasıl davranacağınızın kararını dün vermiş oluyorsunuz. Örneğin; bir tanıdığınızın cimri olduğuna karar veriyorsunuz. Artık bundan sonra onu cimri olarak görüyor ve ona göre davranıyorsunuz. Bu insanın bir gün değişeceğine ihtimal vermiyor ya da o anda öyle davranmasının bir sebebi vardır dememiş oluyorsunuz.
Bunun yanında, büyüklerimizin bize benimsettiği kararlar var. Örneğin; Benim görüşümde olanlar vatansever, diğerleri vatan haini. Bizim dinimizden olmayanlar kötüdür. Türkün Türk’ten başka dostu yoktur. Kadına yüz vermeyeceksin, erkeğin iki kaşığı varsa birini kıracaksın, vb. gibi. Atalarımız, kendi tecrübelerini bize benimsetip, bizim de onlar gibi düşünmememizi sağlıyorlar. Onlardan aldığımız ikinci el bilgiler bizim ön yargılarımızı oluşturuyor. O yüzden ön yargılarımız da, atalarımızın mirası olan kararlarımızdır.
Kararlı olmak, taraf olmaktır. Tarafını dünden seçmiş, bugün aynı yerde duruyor olmaktır. Böyle bir insan olaylar karşısında yansız olamaz, önceden kararlaştırdığı gibi, kendisine öğretildiği gibi, ön yargılarına uygun davranır. Örneğin, ‘Kendi dinimden olmayan kötüdür,’ diyen ve buna uygun davranan bir insan düşünelim. Karşısına başka dinden, dünya iyisi bir insan çıkmış olsa bile, ‘bu insan kötüdür,’ diye düşünüp buna göre davranır. Eğer işin aslını öğrenirse, hata yaptığını fark eder, pişman olur, suçluluk duyar.
Bize hata yaptıran, pişmanlık yaşatan davranışlarımızın hepsi, önceden verilmiş kararların ve ön yargıların eseridir. “Dün söylenenler dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazımdır,” diyen, Mevlana’ ya bakacak olursak, dünü dünde bırakmalıyız. Zaten dünü dünde bırakamayanlar dünde, bırakabilenler, anda yaşayacaklardır.
Kararlı davranmak eski defterleri karıştırıp, mantık eksenli hareket etmektir. Oysa eski defterleri açmadan, şu anda olanları görüp, anlayıp, ona uygun davrandığımızda; aklımız, kalbimiz, sezgilerimiz devreye girecek ve yanlış yapma ihtimali neredeyse imkânsız olacaktır.
[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]