Ana Sayfa Yazar Cafe Kendinizle Uzlaşın!

Kendinizle Uzlaşın!

Kendinizle Uzlaşın!

İnsanın hayatında üç temel uzlaşma vardır. Birincisi; her şeyin istediğiniz gibi olamayacağı, gerçeği ile uzlaşma. İkincisi; bir üç yaşlarındaki süreçte gelişen, içimizdeki iyi ve kötünün birbirini fark etmesi sonucu, içimizde kötünün de olduğunu kabul etmek. Kötü yanımızın, başkalarına kötülük yapma arzularımızın olabileceğini anlama. Hem iyiyi hem kötüyü barındırdığımızı ve böylece bir bütün olduğumuzu bilme ve uzlaşma. Üçüncüsü; kendi dünyasında anne ve babasının mükemmel olduğunu sanan çocuk, büyüdükçe onların pek çok hatasını görebilir.

Ebeveynleri, yetersizlikleri ve kusurları ile kabul etme ve uzlaşma.
Birinci uzlaşmayı başaramayanlar; talepkâr ve bağımlı olurlar. Sürekli kendilerini koruyan, besleyen nesnelere yapışır ve çeşitli yollarla insanları kendilerine bakım vermeye zorlarlar.

İkinci uzlaşmayı yapamayanlar, kendi yaşam tarzından farklı bir yaşam sürdüren insanlarla uzlaşma zorluğu çekerler. Kendi içindeki kötüyü görüp, kabul edemediklerinden kötüyü hep dışarıda ararlar. Bazen gerçekten gördüğü, bazen yakıştırdığı, en çok da görmek istediği için başkalarında görerek rahatlar.  Sanki o kusur başkasında olursa kendinde olmazmış gibi, sanki o kötülüğe ne kadar şiddetle karşı çıkarsa o kadar masum olduğunu kanıtlamış olacak gibi görür. Kendisine iyi davranan insanların iyi, kötü davranan insanların kötü yanını görür.

Hayatları, yetersiz biri olmadıklarını kanıtlamakla geçer.
Üçüncü uzlaşmayı başaramayanlar ise ya sürekli ebeveynlerini memnun etmek için, ya da onları hüsrana uğratmak için yaşarlar. Kendi hayatını kuramazlar. Bir kısmı otoriteye boyun eğer, diğer bir kısmı da otoriteyi hüsrana uğratmak için isyankâr olur.

(Yukarıdaki bölüm, ‘Psikeart’ dergisinden, Doğan Şahin’in  ‘Hayatla barışma veya didişme; uzlaşma veya uzlaşma!’ adlı makalesinden özetlenmiştir.)

Hangi kişisel gelişim kitabını açsanız ‘her şey içinizde,’ diyor. Bilgeler, süfliler, dervişler, psikiyatri uzmanları da, hep aynı şeyi söylüyor. Yani her insan da; sevgi, merhamet, iyilik olduğu gibi,  zalimlik ve başkalarına kötülük etme arzusu da var. İnsanın fıtratı böyle olduğuna göre, aklından geçen kötü düşünceler için suçluluk duymak, içinde var olan kötülüğü inkâr anlamına geliyor. Bu bilgilerden haberdar dahi olmayan bazı insanlar, kendinden küçüklere, ‘içinde kötülük duyuyorsan utanmalısın,’ gibi nasihatlerde bulunuyor. Bu hurafe bilgiler, ne yazık ki, pek çok insanı etkileyerek, onlara yaşamı zehir ediyor. Bu yüzden insanlar, kendine söylenenlerin ne kadar doğru olduğunu sorgulamazlarsa, alıp kabul ettikleri ikinci el bilgilerin oluşturduğu olumsuz duygularla boğuşmak zorunda kalıyor.

Bir insanın karakterini, içinde var olanlar değil, bunlarla uzlaşıp uzlaşamaması belirliyor.  Galiba aile terbiyesi ve eğitim işte tam burada işe yarıyor. Kişi aldığı terbiye ve eğitimle, kendi ile uzlaşabilirse, uyumlu, halim selim birisi oluyor, uzlaşamıyorsa, uyumsuz, isyankâr ve hayatla didişip duran birisi oluyor.

[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]