Şehrin en büyük otelinin kırkıncı katının penceresinden, intihara kalkışan bir adama polis ve itfaiye yardım etmeye çalışıyorlarmış. Gerekli önlemler alınırken, adamı kararından caydırmak amacıyla bir papaz çağırmışlar.
Papaz gelmiş, adama, “Seni seven anneni babanı düşün, onların hatırına intihardan vazgeç,” demiş. Adam, ”Onlar beni sevmiyorlar, ben kendimi atacağım,” demiş ve pencereden dışarıya doğru bir hamle yapmış. “Dur oğlum dur! Seni seven kadını düşün,” demiş, papaz bu kez. “Kimse beni sevmiyor, ben kendimi atacağım,” demiş adam. Papaz, “Dur evladım dur. Seni seven İsa’yı, Meryem’i, Yusuf’u düşün,” demiş.
“İsa, Meryem, Yusuf kim?” demiş adam şaşkınlıkla. Bunu duyan Rahip, sinirle “Atla o zaman seni Yahudi piçi,” demiş.
Güvenlik endişesiyle toplu yaşamak zorunda kalınan dönemler geride kalsa da, bugün hala; ‘Birlikten kuvvet doğar. Sürüden ayrılanı kurt kapar,’ demekten geri kalmıyoruz. Çünkü o zamanki düşünceler bugün bile hafızamızdaki kayıtlarını sürdürüyor. Maşallah bol çeşit düşmanımız var. Bizimle aynı vatandan olmayanlar, aynı dinden olmayanlar, aynı milliyetten olmayanlar, aynı görüşten olmayanlar, bizi çekemeyenler, kıskananlar, kaşının üzerinde gözün var diyenler hep düşman. Eee bu kadar düşmanı olanın elbette kendinden yana olanlara ihtiyacı olur.
Kendimiz gibi olmayanlar, nasıl oluyor da bizim düşmanımız oluyor acaba?
Bize zarar vereceğini sandığımız insanlara düşman dediğimize göre, bize benzemeyenlerin bize zarar vereceği endişesini taşıyor olmalıyız. Bu görüş çok eski dönemlerin doğrusuydu. Şimdilerde dünya değişti, bir ülkede değişik milliyetlerden, değişik dinlerden, değişik görüşlerden insanlar gayette güzel bir arada yaşayabiliyorlar.
Dünya değişmiş olmasına rağmen görüşlerin aynı kalma nedeni; çocuklar ailenin parçası olması için eğitilmiş olmasıdır. Çocuğa etraf düşman dolu sen bizim yanımızda kalırsan güvende olursun denildi. Çocuk bu bilgiye dayanarak ailesini ve yakın çevresini kendinden yana, diğerlerini düşman belledi.
Hadi diyelim ki anne babalar kendi bildiklerini öğretiyorlar. Peki, çocuklar hiç mi bu bilgileri araştırıp, sorgulayıp, güncelleme yoluna gitmiyorlar. Hikayemiz kendi dininden olmayanı, din adamının dahi insan gibi görmeyi başaramadığını anlatıyor. Din adamı böyleyse, çocuklukta verilen bilgileri değiştirmek ortalama insan için imkânsıza yakındır.
İnsanları iyi, kötü, dost, düşman diye ayırmamız, zihnimize kazınan bilgilerin eseri. Bilgilerini gözden geçirenler bunların çoğunun güncel olmadığını, etrafta o kadar düşman olmadığını, yapılan ayırımların asılsız olduğunu fark edecekler ve insandan yana olanların hiç de az olmadığını göreceklerdir.
[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]