İnsanlar ve hayvanlar, gerçek ya da hayali bir tehdit ile karşılaşınca kızarlar ve kendini korumak için tepki verirler. Bir başka deyişle, kızıp tepki vermek, canlının kendini koruma çabasıdır.
Cana ve mala saldırı tehdit olduğu gibi, onura saldırı da tehdittir. Şöyle ki; İnsan hakları beyannamesinde, özetle: ‘dünyadaki her insanın insanca muamele görme hakkı vardır,’ deniyor. İnsan onuruna saldırı, ‘ben seni insan yerine koymuyorum,’ anlamı taşır. İnsan yerine konmamak ciddi bir tehdittir ve insanı kızdırır. Örneğin; bir insanı kandırmak, kullanmak, yalan söylemek, küçük görmek, kötü niyetli davranmak, umursamamak, o insana insanca muamele etmemektir. Böyle muameleye maruz kalan kişi, kızar ve tepki verir.
Kızmak doğal bir duygudur ve her duygu bir gibi bir enerji oluşturur. Bu enerji, mutlaka bir yere yönelecektir. Kızdıran güçsüzse, tepki vermesi kolaydır. Eğer, kızdıran güçlüyse veya anne, baba, öğretmen, usta, eş gibi saygı duyduğu, hatta kutsal saydığı bir kişi ise ne olacak? Ya, ‘eşeğini dövemeyen semerini döver,’ misali öfke bir zayıfa yönelecek, ya da kişinin kendine yönelecektir.
Kişi kızgınlığını anında ifade edemezse; kızgınlık, öfkeye dönüşür. Daha sonra da; ben tehdit edilmeme rağmen tepki gösteremedim, ben korkağım, acizim diye, kişi kızgınlığını kendine yöneltir. Bu da aşağılık duygusuna dönüşür. Şahıs içine attığı bu kızgınlığı, illaki bir gün bir yere yöneltir. Kişi kızgınlığını kendine yöneltirse; aklını kaçırabilir, hasta olabilir ya da intihar edebilir. Başkalarına yönelterek, kişilere eziyet edebilir, cinayet işleyebilir, iftira atabilir, dedikodu edebilir, eğer duygu patlama noktasına gelirse intikama dönüşür.
Kızgınlık duygusu, içe atıldığında katlanarak büyüyor, gün gelip bir patlama ile intikama dönüşebiliyor. İntikam bir patlama sonucu olduğundan, orantısız, abartılı hatta insanın aklının hayalinin alamayacağı kadar acımasız ve şiddet içerebilir.
Bizde ‘kızmak var belli etmek yok,’ diye bir söylem var. Sanki kızmak kötü bir şeymiş, iyi insanlar, terbiyeli insanlar kızmazmış gibi saçma bir görüş var. Kötü olan kızmak değil, kızgınlığı dile getiriş biçimidir. Kızdığını, uygun bir üslupla, dile getirip, kızdıranı uyarmak kâfidir. Oysa pek çok kişi, kızdıranı anasından doğduğuna pişman edecek abartılı tepki veriyor.
Kızgınlığı, kendine döndürenler, kendi başını yakıyor. Bunun yanında içinde tutup nefrete, intikama dönüştürenler hem kendini hem de başkasını yakıyor. En iyisi usulünce bir tepki ile ‘defi bela defi kaza’ kabilinden savmak gibi görünüyor.
[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]