Ana Sayfa Yazar Cafe Sığ Düşünmek

Sığ Düşünmek

Yeni mezun doktor görevine başlamış ve ilk hastası gelmiş.Doktor hastasını muayene etmiş, zatürre teşhisi koymuş. Sonra kitabını açmış ve zatürrenin nasıl tedavi edileceğine bakmış.

Uzun bir süre kitaplara bakınca hasta sabırsızlanmış, “Doktor bey,  benim durumum hakkında bir şey söylemeyecek misiniz?” diye sormuş. Doktor, “Kitaplara baktım, sizin için umut yok. Sizin en fazla bir hafta ömrünüz var, üzgünüm ama durum böyle,” demiş.

Bir hafta sonra doktor bu hastaya ait terzi dükkânının önünden geçerken, bir de ne görsün! Ölmesini beklediği hasta dükkânında çalışıyormuş. İçeri girmiş, “Sen hala sağ mısın? Kitaplara göre bu imkânsız! Ben seni eve gönderdikten sonra ne yaptın da böyle iyileştin?” diye sormuş. Terzi, “Bana bir hafta ömrün kaldı demiştin. Bunu duyunca, madem durum böyle, öyleyse perhizi filan boş verip,  çok sevdiğim patatesli kreplerden tam otuz iki tane yedim. Sonra da kendimi iyi hissettim. Şimdi tamamen iyiyim,” demiş.

Doktor, eve varınca, not defterine; otuz iki tane patatesli krep yemek, ağır zatürre vakalarına iyi geliyor diye yazmış.

Bir süre sonra bir ayakkabıcı hastasına da zatürre teşhisi koymuş. Bu sefer işinin kolay olduğunu düşünüyormuş. Hastasına, “Endişelenme artık ağır zatürre vakalarında ne yapacağımı biliyorum. Şimdi git ve tam tamına otuz iki adet patates krepi ye, ne bir eksik ne bir fazla. İşte o zaman tam iyileşeceksin,” demiş.  Bir hafta sonra hastasını kontrol için ayakkabıcı dükkânına varmış ki kapı kilitli. Komşu dükkâna durum nedir diye sormuş. Komşu, “Doktor Bey, adam tam otuz iki krep yedi sonra da öldü. Sizin tedaviniz onun sonu oldu,” demiş.

Doktor bu işe çok şaşmış ve eve gidince not defterine, “Otuz iki patatesli krep terzileri iyileştirirken, ayakkabıcıları öldürüyor,” diye yazmış.

Hikâyedeki yeni doktorun mantığının kendine göre bir tutarlılığı var. Bu mantığı yürütene sorsanız şüphesiz mantığını mükemmel bulacaktır. Oysa derinliği olmayan, gerçeğe uymayan bu mantık insanı nereye götürebilir ki?

Bilindiği gibi insanı duyguları yönetir. Duyguları doğuran da, şahsın olana bitene verdiği manadır. Eğer kişi olanları derinlemesine analiz edemez, sığ mantıkla yürümeye devam ederse, olayları algılayış biçimi ona göre olacaktır. Sığ mantıklı bir insan, her olaydan kendine bir pay çıkaracak, kendini şansız bulacak, her an sıkıntı yaşayacaktır.

Sıkıntının sebebinin, kendi algılayış derinliğinde yattığını fark edenler, sığ düşüncelerden, daha derinlere doğru yol alacaklardır.

[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]