Ana Sayfa Yazar Cafe Tanrı Hangi Dili Konuşur

Tanrı Hangi Dili Konuşur

Tanrı Hangi Dili Konuşur

İkinci dünya savaşı bittikten bir süre sonra, bir Alman general ile bir İngiliz general aynı otelde, tatil yaparken karşılaşmışlar.

Bir süre sohbet ettikten sonra, Alman general; “Bak ne diyeceğim, bir konuyu çok merak ediyorum:  Biz Hristiyan’ız ve tanrıya savaşı kazanmak için dua ediyorduk, siz de Hristiyan’sınız ve siz de aynı tanrıya dua ediyordunuz.  Sonuca bakarsanız biz yenildik, siz yendiniz. Tanrı taraf tutmuş olmuyor mu?” demiş.

İngiliz general bıyık altından gülerek, “Tanrının taraf tuttuğunu söyleyemeyiz. İşin aslı şu, siz Alman olduğunuz için Almanca dua ediyordunuz sanırım. İşte sizin hatanız buradaydı. Tanrı sadece İngilizce biliyor, başka dillerden anlamıyor. Biz İngilizce dua ediyorduk ve bizim dediklerimizi anlıyordu, o yüzden bizim dualarımız kabul oldu,” demiş.

Duası kabul olanlarla olmayanların farkı, bu hikayedeki gibi, tanrının bildiği dilden konuşmak olmasa gerek. Öyleyse ne?

Tanrı insana bir akıl bir de yürek vermiş. Akıl, bedenin ihtiyaçlarını(doyma, üreme, barınma, tehlikelerden kaçınma) karşılama işini ele almış.

Can bedende durduğu sürece yaşam devam edebildiğine göre, akıl olmasa, yaşam süremez. Yürek ise, evren ile uyum ve uzlaşma peşindedir. Eğer kişi doğasına uygun davranmıyorsa, yürek buna itiraz eder.

İnsan her an aklın talebi ile yüreğin talebi arasında tercih yapmak durumunda kalıyor. O anda bir durum değerlendirmesi yaparak birini seçiyor. Her seçim bir tecrübe oluşturuyor. Bir süre sonra ikisinden birinin daha önemli olduğuna karar veriyor. Aklın kazandırdıkları ayan beyan ortada dururken, yüreğinkiler pek göze gözükmüyor. Ya da yüreğin kazançları yarına da ertelenirmiş gibi görünüyor. Öyle olunca insanların büyük çoğunluğu, bir denge oluşturmaktan ziyade, aklın talebini daha çok önemsiyor.

Akıldan yana seçim yapanlar, dünyevi kazançlara önem verirken, yürekten yana olanlar kendini iyi hissetmeyi daha önemli buluyorlar.

Akıldan yana olanlar dilleriyle iletişim kurarken, yürekten yana olanlar tüm evrenin anladığı hisleriyle iletişim kuruyorlar. Dilin söyleyip kulağın duyduğunu anlamak için, ortak dil kullanmak gerekirken, yüreğin söylediğini anlamak için, insan olmak, anlamaya istekli olmak yeterli oluyor.

Tanrının hangi dilde konuştuğuna gelince; tanrı her dilden, her dinden insanın duasına karşılık verdiğine göre, anlaşılan tanrı dile değil, yüreğe bakıyor. ‘Kalpten gelmeyen mesajlar kalplere ulaşamaz,’ demişler. Galiba, Tanrıya ulaşmanın sırrı, kalpten mesaj göndermek.

[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]