Toplumların, yüzyılların birikimi ile gelenekselleşmiş kuralları vardır. Bu kuralların köhnemiş olanları, uyulması imkânsız olanları vardır ama insanlar ister istemez bunlara uymak zorunda kalırlar. Çünkü toplum kendi kurallarına uyanları alkışlar, uymayanı dışlar.
Toplumun köhnemiş kurallarına istemeye istemeye uyan kitleler, ben bu kurallara uymuyorum, bunlar günümüze uygun değil, diyenden nefret eder. Kendisinin yapamadığını yapanı, kendi gibi boyun eğmeyeni, dışlayarak hizaya sokmaya zorlar. Hani kambura; seni mi düzeltelim, yoksa herkesi mi kambur yapalım, diye sormuşlar. Kambur da; herkesi kambur yapın, demiş ya, aynı o hesap.
Toplumun en birinci kuralı, ‘Birbirimizi sevelim, bir olalım birlik olalım,’ ikincisi ise ‘ahlaklı olalım,’ olsa gerektir. Oysa toplum; ırk, din, mezhep, ideoloji, gelir seviyesi vb gibi pek çok bakımdan bölünmüş durumdadır ve içten içe birbirinden nefret etmektedir. Bu nefret mevcutken toplum nasıl bir birini sevecek? Nasıl birlik olacak? Ahlak deyince, daha ziyade seksin kısıtlanması kastedilir ki, bu durum insanını biyolojisine uygun değildir. Kimse aşksız meşksiz yaşamak istemez. Hal böyle olunca insanlar, toplum kurallarını eğip bükerek, hem kurallara uyuyormuş gibi görünüyor, hem de bildiğinden geri kalmıyor. Bunun böyle olduğunu anlatan yığınla fıkra vardır, işte bir tanesi;
Rahip, pazar vaazında, ahlakın bozulduğundan söz ediyormuş. Bir ara sesini yükselterek; “Burada genç hanımlar var. Şimdi buradan soruyorum, bakire olanlar ayağa kalksın da görelim bakalım, kaç tane ahlaklı gencimiz var,” demiş. Kimse ayağa kalmamış, bir sessizlik olmuş. Uzun bir aradan sonra kucağında bebeğiyle bir genç hanım ayağa kalkmış. “Ben bakire olanlar kalksın dedim,” diye bağırmış rahip. Kadın biraz kekeleyerek, “İyi de kızım daha iki aylık bir bebek. Onun kendi başına ayağa kalkmasını mı bekliyorsunuz,” demiş.
Bireyler mevcut kurallarla bir düzen tutturmuş, düzene ayak uydurmuş olduklarından düzenin böyle sürüp gitmesini isterler. Böylesi onlara rahat gelmektedir. Bu yüzden, düzenin değişmesini isteyeni, meydan okuyanı, aykırı davrananı sevmezler. Birisi çıkıp, ‘Bu kurallar, sizi yönetenlerin çıkarları için konmuştur. Üstelik bunları düşünmenize tartışmanıza ve değiştirmenize engel olmak için, kuralları tabu haline getirmişlerdir. Uyanık olun bu tuzağa düşmeyin,’ derse, toplum ona ‘bozguncu’ der ve ondan hiç hoşlanmaz.
Toplumu karşısına almaktan, hatta ölümü göze almak tan korkmayan, büyük liderler, sanatçılar, düşünürler bildikleri gerçekleri söylemekten geri kalmazlar. İşte onlar insanların hayatını değiştiren kahramanlardır. Toplum bugünün kahramanlarını, yıllar, hatta yüzyıllar sonra anlayıp işte o zaman alkışlıyorlar.
[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]